Ayaklarımın altında, adımların erittiği tarihi taşlar, başımın üzerinde tomurcuklanmış bir ağaç, etrafımı saran güzelim kemerler. Aynı Kahn’ın tariflediği gibi kemer olmak isteyen lento sevmez tuğlalardan örülmüş duvarlar. Karaköy’de artık sadece hırdavatçıların kullandığı bir hanın avlusundayım. Sadece oranları bile mekanın gücünü iliklerime kadar hissetmeme yetiyor. Ortamda tatlı bir boşvermişlik, serkeşlik var. İçinde dolaşırken insan kendini nedensizce iyi hissediyor. İyi mekanın daha büyük bir vaadi olamaz zaten. Evet, neredeyse bitmiş, harcanmış. Ama hala çok güzel. Bir Türkiye gerçeği; ya metruk, yanmış, yıkılmış ama güzel, ya da pırıl pırıl, yepyeni, ruhsuz, oransız ve çirkin #biristanbulmasalı #ikitoplantıarası