(Berlin’de bir sonbahar masalı)
Berlin’in sonbaharı, hele de hava güneşliyse doyulmaz güzellikte. Altın renginden sarıya dönen yapraklar sanki ağır çekimde gökyüzünden süzülüyor. City Forum’un 2018 yılında açıkladığı verilerine göre İstanbul’da kamusal alan ve park oranı kent yüzölçümünün %2’si iken, metrekare başına çok daha az insan düşen Berlin’de bu oran %14.4. Dolayısı ile birbirinden güzel parklar ve boşluk duygusu Berlin deneyiminin en önemli parçalarından biri.
Kent içindeki onlarca güzel park içinde benim en sevdiğim, dönüşmekte de olsa hala bir göçmen mahallesi olan Neukölln’deki Körnerpark. 2016 yılında 100 günlük etkinliklerle 100. yaşını kutlayan Körnerpark, Berlin’in ilk modern sosyal konut örneklerinden biri olan Ilsenhof başta olmak üzere, göçmen ve işçiler için tasarlanan konut bloklarının arasında çökertilmiş bir meydanda yer alıyor. Her köşesinde farklı bir atmosfere sahip bu park barok bahçe düzenlemesi, ulu ağaçları, keyifli kafeteryası, havuzu ve sanat galerisi ile kent içinde bir mücevher.
182 ünitelik Ilsenhof konut bloğu 1928 yılında, mimar Hans Kraffert tarafından parkla bütünleşik tasarlanmış. Tasarım sürecinde mimarı tarafından kurulan kooperatif sayesinde konut bloğu ve kiracıları bugün spekülatif kira bedellerinden etkilenmeden, nitelikli bir çevre içinde yaşama imkanı buluyorlar.
Kapitalizmin güçlerinin bireyi ezip geçtiği bu dönemde, bu kadar güzel bir mekanın, halen dar gelirli insanlar tarafından özgürce kullanılması, nitelikli tasarım, planlama ve mimarlık dışında ancak sağlıklı bir sivil toplum örgütlenmesiyle mümkün. Konu kentsel kalite olduğunda ne yalnızca mimarlık, ne kültür, ne yönetimden bahsetmek yeterli değil. Birbirinin içine karmaşık bir ağ gibi dolaşmış bu kavramlar merkezine düzen ve insanı koyduğunda sonucun ne kadar büyüleyici, sosyal barışı destekleyici olduğu açıkça görülüyor. Memleketim için benzerini hayal etmek bile çok güzel.
Also published on Medium.