Savaş, Zafer ve Yıldız Tozları

Çocukluğumda evimizin arkasındaki çayırda nazlı nazlı açan gelinciklere neredeyse tutkuyla bağlıydım. Etrafındaki hiçbirşeye benzemeyen, narin ve bir o kadar güçlü, dokununca hemen solan bu güzellikler hep içimi ısıtır. Küçük mavi gezegen üzerindeki her canlı bir mucize. Ve zannediyorum bu mucizenin farkında olmayan tek canlı da gezegenin hakimi insanoğlu.

Bugün, 18 Mart Çanakkale “Zaferi” nin yıldönümü. Bugün kendi topraklarını savunmak için mücadele verirken ölen ve onların karşısında kim bilir hangi banal sebep ve tesadüfler sonucu dikilip kanlarını döken binlerce, hatta sayıları milyona varan insanın anıldığı gün.

Giden canların beyhude olduğunu kabullenmek istemiyor insanoğlu. Ancak kalbim savaşı yüceltecek her türlü cümleye mesafeli. Zira minnacık gelincik bunca mucizeye gebeyken, annesinin sütüyle büyümüş, ihtimal ki sevmiş, sevilmiş hiçbir canın; kerameti kendimizden menkul kurallar, sınırlar, saplantılar için yitip gitmesine razı değil gönlüm. Umarım yıldız tozlarından müteşekkil yitirdiğimiz canlar bu bahar bir çiçeğin tomurcuğunda tekrar hayata karışır. Kahramanlık destanlarından çok, hayata katışmaya inanıyor benim gafil ruhum